Salı, Ekim 31, 2006

Daha daha yaratıcı 'outdoor' işleri


Adblogarabia'da karşılaştığım Hindistan'dan yaratıcı bir 'outdoor' uygulaması. Fazla söze gerek yok sanırım. İşin sahibi Ogilvy & Mather Hindistan ofisine tebrikler.

Perşembe, Ekim 26, 2006

Basında yaratıcılık


Kuşkusuz, hoşuma giden bütün reklamları buraya taşımıyorum. Fakat EuroRSCG Buenos Aires tarafından hazırlanan bu ilanı geleneksel mecraların yaratıcı kullanımına örnek olması için burada yayınlıyorum.

Basit teknoloji ve büyük fikir


Geçenlerde MarcomTurkiye.com'da gördüğüm 'cafecrownarasi' oyununu eleştirmiş ve verdiğim 'Dark Chocolate' karşı örneği ile doğru işler yapmak için yüksek teknolojinin bir şart olmadığını vurgulamak istemiştim. Bu hafta yine MarcomTurkiye.com'da Doğal Hayatı Koruma Derneği için hazırlanmış bir örnek var. Üzerinde konuşmaya bile gerek yok, mesaj ve mesajın iletimi için seçilen yol çok başarılı. Teşekkürler ve tebrikler DDB&Co. İstanbul.


GoogTube birleşmesi ve sonrası

‘Google’ın ‘Youtube’ü alması geçtiğimiz haftalarda birçok muhabbette konuşuldu. Bilgisayar mühendisliği diplomam ve ben 1.65 milyar dolar rakamına gıpta ile baktık belli bir süre. İki gencin evlerinin garajında kurduğu internet sitesi, yayına geçmesinden iki yıl sonra ‘Google’ tarafından 1,65 milyar dolara satın alınmıştı. (Ülkemizde garaj kültürünün gelişmemesinin biz gençler için önemli bir handikap oluşturması türünden geyikler de dönmedi değil.) Rakam o kadar yüksekti ki gözlerimizi dolarlardan ayırıp sektör için bu birleşmenin anlamını sorgulamaya fırsat bulamamıştık.

YouTube kullanıcılarının artan reklam içeriğinden şikayetçi olmaları veya sitenin yayın hakkı ile ilgili yaşadığı sorunlar üzerine birçok profesyonel görüş bildirdi. Adage.com bu birleşmenin sektörü nasıl etkileceğini üst düzey yöneticilere sormuş, aldığı yanıtlara linkte ulaşabilirsiniz. ( Rakamla 1.650.000.000 dolar. )

How GoogTube Merger Will Change Online Media and Marketing

Cuma, Ekim 20, 2006

'Outdoor'da yaratıcı dokunuşlara devam

Canon S1 kameraları için yapılmış yaratıcı 'outdoor' kullanımı.

Pazartesi, Ekim 16, 2006

'Kayıp Cüzdan' mecrası


Öncelikle böyle bir mecranın Türkiye'de etkili olabileceğine inanmadığımı söylemek isterim. Ama “Bakın, bunlar da var” demek için gösteriyorum bu örneği. Olay çok karışık değil, yolda yürürken gözünüze yerde duran herhangi bir eşya (cüzdan, pasaport vs.) çarpıyor. Belki cebinize atmak, belki de sahibine ulaştırmak için yere eğilip kayıp eşyayı alıyorsunuz. Sonra içini açıp bakıyorsunuzki bu bir reklammış. Aslında karşılaştığım örneklerin çoğu ile örtüşüyor kayıp eşya olayı; sinema ilk gösterim duyurusu, internet üzerinden eş bulma siteleri vs.

Yine de belirtmeliyim ki, böyle cin fikirler Türk tüketicisine çok uzak. Herşeyden önce Amerika’daki dinamiklerle ülkemizdeki dinamikler çok farklı. Amerika’da pazarlama dünyasının gitmekte olduğu noktayı dehşete kapılmış şekilde izlemekteyiz. Ortalama bir Amerikalının hayatı tüketme üzerine oluşturulduğu için, karşısına çıkan böyle bir sürpriz hoşuna gidebilir ve bu sürprizi gerçekleştiren marka için olumlu duygular beslemesine neden olabilir. Bizde ise durum oldukça farklı. Herşeyden önce ortalama bir Türk tüketicisinin zihni bireysel hayatını ilgilendiren olaylarla daha çok meşgul. Bu sebeble yolda yürürken karşısına çıkan ve ilgisini çekmek için onu kandıran bir reklama karşı olumsuz duygular beslemesi olasılığı çok daha yüksek.

Geçen hafta Radikal 2’de genç bir arkadaş her yerde karşısına çıkan ve onu rahatsız eden reklamlardan şikayet etmekteydi. (Örneğin, benim de çok beğendiğiim bir uygulama olan Avea’nın otobüs içi uygulamasına çok kızmaktaydı bu arkadaş.) “Olabilir, bu da onun görüşü.” diyerek geçebiliriz bu görüşleri. Ama bence bu görüşleri dikkate almakta fayda var. Peki bu noktada bize düşen görev nedir? Basit. Tüketiciyi daha iyi anlamak ve en önemlisi farklı birşeyler yapmış olmak için yapmak değil, tüketiciye doğru mesajı doğru yerde verebilecek reklamlar yaratmak. Nokta.



'Outdoor'da söz tüketicinin!



Tüketicinin reklam sürecine katkısı giderek artıyor. Tüketici sadece satın alma kararı ile değil daha komplike yollarla da reklamları yargılayabiliyor. Xgeronimo adlı yaratıcı kişi tüketiciyi ‘outdoor’ mecrasındaki reklamları değerlendirmeye teşvik etmek için, özel etiketler hazırlamış ve bunları insanlarla paylaşmış. Berlin’de başlayan kampanya şu an birçok şehirde devam etmekte. Böylece tüketicilerde reklamlara karşı hissettiklerini özgürce ifade edebilmekte. Tebrikler Xgeronimo.

İki 'advergame' örneği


Geçen hafta MarcomTurkiye.com’da Cafe Crown’ın ‘advergame’ (reklam-oyun) ini görünce gerçekten hoşuma gitmişti. Türkiye’de de gelişen mecraların farkında olan ve bu mecralara yatırım yapan markalar var diye de sevinmiştim. Oyun oldukça basit, sadece 8 çeşit Cafe Crown kahvelerini satabildiğiniz bir kafeniz var, bu kafeyi oyunun ilerleyen aşamalarında geliştiriyorsunuz. Amacınız da en fazla parayı kazanmak. Oyunda yüksek skor yapanlar için ödüller dahi düşünülmüş. Herşey buraya kadar çok güzeldi, ajans yaratıcı bir fikir geliştirmiş, marka tutucu davranmamış fikri uygulamıştı ama bir şeyler eksikti.

Aslında eksiğin ne olduğunu M&M’in hazırladığı ‘advergame’ i görünce daha net anladım. İki oyuna girip bakınca sizde kolaylıkla anlayacaksınız aslında eksikleri. Herşeyden önce görüntü olarak iki oyun arasında büyük farklar var. Ve bu farkların nedeni teknoloji eksikliği değil kesinlikle, tek fark M&M’in ajansı bu iş için kafa patlatmış ve belli bir mesai harcamış. M&M’in oyunundaki amaç görüntü içinde gizlenmiş 50 kara filmi bulmak. Oyun basit olduğu kadar oynayana saatlerini harcatacak kadar da hastalıklı.
İki fikirde bakıldığında çok basit ama biri tüketiciye bambaşka bir deneyim sunarken diğeri sadece sıradan bir oyun. M&M’in oyununu bir arkadaşım mail olarak göndermiş, CafeCrown’ın oyununa pazarlama blog’unda rastladım oyunun virütik yollardan tüketiciye ulaştığını da pek sanmıyorum. Tüketicisini özümsemiş M&M kara filmler çatısı altında tüketicileriyle ortak bir noktada ulaşmayı başarmış, fakat kahve satıp para kazanmak Cafe Crown tüketicisi için çok da özel bir deneyim değil, bence. Bir de oyundaki karakterler geçen sene Siemensin hazırladığı oyundakilere çok benzemekte. Ya aynı ajansın elinden çıkmış ve ajans müşteriye çok vakit ayıramamış, ya da bu karakterler Eminönü’nde bir yerde ucuza satılmakta ve müşteri maaliyeti azaltmak için bu yola başvurmuş. Herneyse, iki oyunun linkide aşağıda, bakalım siz neler hissedeceksiniz.

cafecrownarası

Salı, Ekim 10, 2006

'Outdoor'da yaratıcı dokunuşlar




Son zamanlarda alternatif mecralar ile gelenekesel mecraları karşılaştıran makaleler okuyorum. Kimisi geleneksel mecraların ömrünü bitirdiğini söylüyor, kimisi de geleneksel mecraların kan kaybettiğini kabul ederken yaratıcı dokunuşların bu mecralarda ne kadar önemli olduğunu vurgulamakta. Ülkemizde TV’de (sözüm ona) yaratıcılık almış başını gidiyor. Tüketiciyi anlamaktan uzak yasaları çiğnemeden nasıl ekranda gözükürümün yollarını arayan bu yaratıcılığın başını “next&next star” ve onun ‘Kurtlar vadisi’ içerisinde yer alan reklamları çekiyordu. Evet, tüketicinin ilgisini çekti bu reklamlar ama markaya gelecek için ne kattı tartışılır. Neyse konu dağılıyor, toparlıyorum. ‘Outdoor’ mecrasının yaratıcı kullanımına başarılı örnekler BBC’den, doğru yerde doğru şekilde olunca ne kadar başarılı anlatıyor derdini reklam. Sadece örnekle yetinmeyip, bir de makale sunuyorum ilgilenenlere; “MEDIUM AS A CONTEXTUAL CUE” Micael Dahlen tarafından kaleme alınmış ciddi bir çalışma.

Çarşamba, Ekim 04, 2006

‘Outdoor’daki son teknolojiler

Daha önce blue-tooth teknolojisini outdoor mecrasına taşıyan pilot bir projeden söz etmiştim. Advertising Age’den Abbey Klaassen’in makalesi Dünya’da ‘outdoor’ mecrasının kendini yeni teknolojilerle nasıl geliştirdiğini özetliyor. Artık ilanlar blue-tooth teknolojisinden faydalanarak tüketicilerin cep telefonlarını ile veri alış-verişi yapabilmekte. Yeni yeni kullanılmaya başlanan, LCD ve LED ekranların sonunu getirecek dijital mürekkep (digital ink) teknolojisi ise ‘outdoor’ ilanlarını her zamankinden daha farkedilebilir kılmakta. Gün içinde değişebilen ilanlar, doğru zamanda doğru hedef kitleye matbaa masraflarını en aza indirerek reklam verenlere güzel olanaklar sunmakta. Alternatif mecralar karşısında savaşını sürdüren geleneksel ‘outdoor’ mecrasının gelişimini anlamak için Klaassen’in makalesini okumakta fayda var.

The Hottest Out-of-Home Technologies

Salı, Ekim 03, 2006

Geleneksel mi yoksa yeni mi?

Geleneksel medya ve geleneksel olmayan (emerging) medya arasındaki yarış aralıksız devam etmekte. Teknolojinin gelişimi ile son yıllarda yeni medya önemini arttırırken, geleneksel medya da bu yarışta geri kalmamaya çalışıyor. Sektörel makalelerin çoğunda yeni mecralar yüceltiliyor ve hatta geleneksel medyanın gelecekte önemini tamamen yitireceği öne sürülüyor. Bu tartışmaların ortasında geleneksel medyanın daha güvenilir olduğunu öne süren bir araştırmayla karşılaştım. LexisNexis tarafından 1.500 online katılımcıyla yapılan araştırmanın detaylarına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

Traditional Media More Trustworthy Than Emerging