Pazartesi, Ekim 16, 2006

İki 'advergame' örneği


Geçen hafta MarcomTurkiye.com’da Cafe Crown’ın ‘advergame’ (reklam-oyun) ini görünce gerçekten hoşuma gitmişti. Türkiye’de de gelişen mecraların farkında olan ve bu mecralara yatırım yapan markalar var diye de sevinmiştim. Oyun oldukça basit, sadece 8 çeşit Cafe Crown kahvelerini satabildiğiniz bir kafeniz var, bu kafeyi oyunun ilerleyen aşamalarında geliştiriyorsunuz. Amacınız da en fazla parayı kazanmak. Oyunda yüksek skor yapanlar için ödüller dahi düşünülmüş. Herşey buraya kadar çok güzeldi, ajans yaratıcı bir fikir geliştirmiş, marka tutucu davranmamış fikri uygulamıştı ama bir şeyler eksikti.

Aslında eksiğin ne olduğunu M&M’in hazırladığı ‘advergame’ i görünce daha net anladım. İki oyuna girip bakınca sizde kolaylıkla anlayacaksınız aslında eksikleri. Herşeyden önce görüntü olarak iki oyun arasında büyük farklar var. Ve bu farkların nedeni teknoloji eksikliği değil kesinlikle, tek fark M&M’in ajansı bu iş için kafa patlatmış ve belli bir mesai harcamış. M&M’in oyunundaki amaç görüntü içinde gizlenmiş 50 kara filmi bulmak. Oyun basit olduğu kadar oynayana saatlerini harcatacak kadar da hastalıklı.
İki fikirde bakıldığında çok basit ama biri tüketiciye bambaşka bir deneyim sunarken diğeri sadece sıradan bir oyun. M&M’in oyununu bir arkadaşım mail olarak göndermiş, CafeCrown’ın oyununa pazarlama blog’unda rastladım oyunun virütik yollardan tüketiciye ulaştığını da pek sanmıyorum. Tüketicisini özümsemiş M&M kara filmler çatısı altında tüketicileriyle ortak bir noktada ulaşmayı başarmış, fakat kahve satıp para kazanmak Cafe Crown tüketicisi için çok da özel bir deneyim değil, bence. Bir de oyundaki karakterler geçen sene Siemensin hazırladığı oyundakilere çok benzemekte. Ya aynı ajansın elinden çıkmış ve ajans müşteriye çok vakit ayıramamış, ya da bu karakterler Eminönü’nde bir yerde ucuza satılmakta ve müşteri maaliyeti azaltmak için bu yola başvurmuş. Herneyse, iki oyunun linkide aşağıda, bakalım siz neler hissedeceksiniz.

cafecrownarası

Hiç yorum yok: