Pazartesi, Kasım 27, 2006

Bir marka nasıl rezil edilir?


Bir markayı rezil etmenin birden fazla yolunu görmüştük daha önce ama bence en 'yaratıcı'sı bu olmuş. Burada artık marka iletişiminin geleneksel mecralardan yayınlanan reklamlardan çok daha fazlası olduğunu ve tüketici ile iletişim kurmak için sayısız yol olduğunu vurgulamıştık. Ajansların ve marka sahiplerinin mecra yaratma konusunda ne kadar yaratıcı olabileceğini de çeşitli örneklerle görmüştük.


Gelelim Hürriyet'in bugünkü manşetine; "Ali Baba'da aryalı reklam". Haberin ayrıntılarına buradan ulaşabilirsiniz. Özetle Goldaş markasının yöneticileri yaratıcı mecra olarak operayı bulmuşlar fikir güzel olabilir ama uygulama inanılmaz rahatsız edici. Opera esnasında oyunculardan biri 'Goldaş altın' diye bağırıyor! Evet, evet sadece bağırıyor. Tahminimce şu an Goldaş yöneticileri önlerine gazeteyi almış keyif kahvelerini içiyorlardır; kolay değil Türkiyenin ikinci en çok okunan gazetesinin başlığında yer aldılar.


Gelelim benim bu konu hakkındaki düşüncelerime; öncelikle ben "Markamızın ismi duyulsun da gerisi önemli değil" ekolüne tamamen karşıyım. Neymiş 'awareness' (bilinirlik) elde edeceklermiş. Birçok marka maç yayınlarının altında gözüküyor ve futbol izleme keyfimizi kaçırıyor mesela. Yıllardır anlamam niye markalar tüketicilerini sinir etmek için tonlarca para harcıyor. Yerli dizilerin ortasında 'nal' gibi gözüken markalar da bu ekole dahil. 'Goldaş'ın yaptığı ise tam bir kepazelik. Altın markası olarak Türkiye'de senin bilinirliğin ve imajın zaten ortada niye hedeflediğin insanların keyifle izlediği bir oyunda birden sahneye fırlayıp 'pipi'ni gösteriyorsun. Hürriyet'de almış o 'pipi'yi manşete koymuş, şimdi ayıklayın bakalım pirincin taşını. Tabii önce keyif kahvenizden son bir yudum alın.

Hiç yorum yok: